06 Haziran 2023 - Salı

Şu anda buradasınız: / Batıda, Var Olan İslâm Karşıtlığı Tarihten Bağımsız Düşünebilinir Mi?
Batıda, Var Olan İslâm Karşıtlığı Tarihten Bağımsız Düşünebilinir Mi?

Batıda, Var Olan İslâm Karşıtlığı Tarihten Bağımsız Düşünebilinir Mi? NEJDET DEMİREL

Danimarkalı siyasetçi Rasmus Paludan, Stockholm’da Kur'an yakma eyleminden sonra İsveç polisinin koruması altında Türk BüyükelçiliÄŸi önünde de Kur'an’ı yaktı. Paludan, Türk BüyükelçiliÄŸi önünde Peygamber Efendimize yönelik hakaret içeren bir de karikatür açtı. Buna benzer olayları Avrupa ülkelerinde görmek artık sıradanlaÅŸtı. İslam düÅŸmanı Fransız karikatür dergisi Charlie Hebdo, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'e çirkin ifadelerin olduÄŸu resimler yayınlamıştı. İslâm ülkelerinde bu çirkin yayınlara yüzlerce müslümanın canına mal olacak tepkilere neden olmuÅŸtu. Bu tarz İslam'a hakaret ve aÅŸağılama içeren birçok örnek verilebilir. 

Batının,(1) İslâm ve onun mukaddes deÄŸerlerine karşı göstermiÅŸ olduÄŸu düÅŸmanca tavrı anlayabilmek için, ÅŸu soruya cevap aramamız gerekir diye düÅŸünüyorum. 

BUNU NEDEN YAPIYORLAR?

İslamiyet'in ortaya çıkması ve ardından hızla tüm dünyaya yayılmaya baÅŸlaması.. İslam fetihlerinin çoÄŸalması, İslam orduları fethettikleri coÄŸrafyalara düzen ve asayiÅŸ getirmesi, gittikleri beldeleri İslam'la özgürleÅŸtirmeleri dikkatlerden kaçmıyordu.. DoÄŸal olarak bu durum İslâm dininin yayılmasını saÄŸlıyordu. İslam'ın fetih ve yapılan tebliÄŸler yolu ile büyümesi, Avrupa devletlerinin Hristiyan kimliÄŸinine sıkı sıkıya sarılmalarının baÅŸlıca sebeplerinden sayılabilir. İslam'ın yükseliÅŸi karşısında Hıristiyanlar, birliklerini pekiÅŸtirme yoluna gittiler. Avrupa halkı siyasi, politik, ekonomik ve göçmen sorunları gölgesinde Kilisenin kışkırtması sonucu, Avrupa toplumunda İslam karşıtlığı güç kazandı. Batı toplumunun İslam'a düÅŸmanlık yapacak materyaller konusunda zaten bir sıkıntısı yoktu. Çünkü OrtaçaÄŸ kilise metinlerinin çoÄŸunda, İslamiyet ve Hz. Peygamber karşıtlığı ile alakalı fazlaca döküman vardı zaten. Bu metinler, bugünün Avrupa'sın da popüler hale gelen İslam karşıtlığının nedenleri hakkında bizlere fikir vermesi açısından önemli doneler içermektedir.

Hristiyan dünyasında İslâm dini ile ilgili oluÅŸmuÅŸ yaygın kanaat, korku ve endiÅŸe kaynaklıdır. Müslümanlar, onları yok etmeye, öldürmeye gelen bir düÅŸman olarak tanımlanır. Hristiyan ilahiyat metinlerinde; Hz. Muhammed’in sahte bir peygamber (haÅŸa) olduÄŸunu, İslam'ın cani merhametsiz ve kılıç gücüyle yayılan bir din olarak anlatıldığını görmekteyiz.

Edward Said’in, ÅŸimdiden klasikleÅŸen Oryantalizm kitabında; dile getirdiÄŸi gibi "Batı" bir öteki yaratmak için İslam’ı, müslümanları bilinçli bir ÅŸekilde yanlış okumaya tabi tutmuÅŸtur. Öte yandan Edward Said, bazı medya organlarında İslam ile ilgili yapılan kasıtlı yorum ve analizler neticesinde, Batılı toplumların bilinçli olarak yanlış yönlendirildiÄŸinin altını çizmektedir.

Åžimdi, geçmiÅŸten günümüze müslümanlara beslenen düÅŸmanlığı anlamamıza ışık tutacak bir betimleme yapacak olursak, günümüz ile geçmiÅŸ arasında güçlü tarihi baÄŸların olduÄŸu görülecektir. Batılı ülkeler tarafından, İslam'a ve müslümanlara gösterilen düÅŸmanca tavırları anlamak ve bu insanların İslâm la ilgili ÅŸuur altında barındırdıkları; nefret, korku ve endiÅŸe kaynaklı vehimler tarihten bağımsız izah edilemez. Burada, siyasi, ekonomik ve kültürel farklı parametrelerden oluÅŸan birden fazla sebep sıralanabilir. Konunun muhtevasını uzatmamak için, müslümanlara karşı ortaya konan nefretin kırılma anları ve bu yanlış algıyı besleyen sebeplere öncelik vererek konuya giriÅŸ yapmak istiyorum.

* Oryantalizm - (DoÄŸubilimi) olarak adlandırılan çalışmalar, baÅŸlangıçta DoÄŸu ve İslam dünyasını keÅŸfetme amaçlı akademik bir çalışma olarak ortaya çıktıysa da, zamanla bu araÅŸtırmaların objektiften uzak İslam'a düÅŸmanlık yapanlara, malzeme üreten bir dolgu vazifesi olarak görüldüÄŸü anlaşılmıştır.

İslam'ın, Batılı halklar tarafından yanlış anlaşılmasında "Oryantalistlerin" İslâm ülkelerinde yaptıkları araÅŸtırmaları çarpıtarak kasıtlı ve iftiraya varan  kitaplar neÅŸretmeleri kitlelerin manipüle edilmesinde önemli bir iÅŸlev görmüÅŸtür. Hıristiyan din adamları tarafından kaleme alınan bazı kitaplar, daha sonra inÅŸa edilen İslam algısını olumsuz yönde beslediÄŸini görmekteyiz. Bu kitapların en meÅŸhurlarından biri ”Teolog Yuhanna'ya" aittir. Aziz Yuhanna, İslam'la ilgili yaptığı tespitler aynen ÅŸöyle: İslam, Hıristiyanlıktan doÄŸmuÅŸ sapkın bir mezheptir. İslamın peygamberi Muhammed ise, ilahi kitapları gizlice okuyarak çarpık bir din uydurmuÅŸ ve kendisini de peygamber ilan etmiÅŸ (haÅŸa) bir yalancıdır.

* "Papa II. Urbanus'un çaÄŸrısıyla baÅŸlayan, yaklaşık iki asır süren (1095 - 1272) tarihleri arasında 8 defa yapılan Haçlı Seferleri.."

Haçlı seferlerinin, ekonomik ve siyasi sebepleri yanında en önemli motivasyon kaynağı "Katolik kilisesinin" inanç öÄŸretileri olmuÅŸtur. Papa II. Urbanus'un, müslümanları ÅŸeytanlaÅŸtırarak Hristiyan halkın hedefi haline getirmiÅŸtir. Cennete gitmek ve zengin olmak hayaliyle kandırılan binlerce Hristiyan'ın Haçlı ordusuna katılımı saÄŸlanmıştır. Gözü dönmüÅŸ bu katil sürüsü Kudüs'e varıncaya kadar; yol üzerinde yaÄŸma, tecavüz ve kadın çocuk diye bakılmaksızın binlerce masum insanı katlettiler. Bununla yetinmeyen bu barbarlar, Kudüs'ün iÅŸgali ile beraber hiç kimseye acımadan katliamlara ara vermeden devam ettiler. Her yaÅŸtan Müslümanların maruz bırakıldığı ölümler! Hristiyan din adamı papazların, İncil ayetleri ile askerleri teÅŸvik ederek günlerce sürmesine neden oldu. Kudüs sokakları kan kokusundan durulamaz hale geldi.

Ama müslümanlar, Kudüsü Haçlılardan geri aldıkları zaman bu katil sürüsü gibi yapmadılar. 2 Ekim 1187'de Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı Haçlı vahÅŸetinden kurtaran Eyyubi İslam Devletinin kurucusu, büyük İslam mücahidi Selahaddin Eyyubi, ÅŸehir halkına Hz. Ömer gibi adaletli davranmış Hristiyan ve Yahudi hiç bir din mensubuna zarar vermemiÅŸ onlara inançlarını rahatlıkla yaÅŸayabilecekleri teminatını vermiÅŸtir.  

* "Endülüs Emevi İslâm Devleti'nin KuruluÅŸu (711-1492)

İber Yarımadası’ndaki Müslümanların yaÅŸadığı bölgeye verilen addır. 1600 yılında Müslümanların hakimiyeti son bulmuÅŸtur."

(711 yılında) fethedilen Endülüs toprakları, 1492’ye kadar yaklaşık 8 asır müslümanların hâkimiyetinde kaldı. Müslümanlar, bölgede yaÅŸayan Hristiyan halka çok iyi davrandı. Onlar, inançlarını özgürce yapmaları için her türlü ortam saÄŸlandı. Endülüs toprakları Hıristiyanların eline geçtikten sonra Müslüman halk, aynı hoÅŸgörüyü maalesef göremediler. Bölgede uygulanan "Reconquista" (2) politikaları yüzünden İslam adına ne varsa yok edildi. Katolik kiliseye sıkı bir baÄŸlılığı olan Krallar, Gırnata'ya Kont Tendia'yı, vali olarak, Hernando Talavera'yı da, piskopos olarak atadılar. 

Endülüs’te yaÅŸayan Müslümanlar; 

Din deÄŸiÅŸtirme, sürgün, tecavüz, camiilerin yıkılıp Katedral ve kiliseye dönüÅŸtürülmesi, çocuklar Hristiyan yapılmak için alıkonması, erkeklerin hadım edilmesi, din deÄŸiÅŸtirmek istemeyen Müslümanların diri diri yakılmasına kadar varan iÅŸkence, zulüm her türlü insanlık dışı baskı ve asimilasyon uygulandı. Katolik papazların, teÅŸviki ile baÅŸlatılan katliam ve baskılar sonucu: Hristiyanlığa geçen "Moriskolar da" (3) dahil edilerek kadın, çocuk, yaÅŸlı bakılmaksızın binlercesi yakılarak veya farklı iÅŸkence yöntemleri ile öldürüldüler.

Hristiyan Batı dünyasının, İslâm karşıtı söylem ve düÅŸmanlığına geçmiÅŸ dönem uygulamalarına dair tarihten sayısız örnek vermek mümkün. Günümüze gelindiÄŸinde durumun geçmiÅŸten pek farklı olmadığı verilecek örneklerden anlaşılacaktır.

İngiltere’nin eski baÅŸbakanı Margaret Teacher 1990 NATO zirvesinde yaptığı konuÅŸmada düÅŸmanın renginin “YEŞİL” olduÄŸunu ifade etmiÅŸti. 1990 NATO zirvesi VarÅŸova Paktı’nın sona ermesinden sonraki ilk zirve. Zira o zamana kadar NATO nezdinde düÅŸman, Komünizme atıfla “KIRMIZI” renkle ifade ediliyordu. SoÄŸuk SavaÅŸ sonrası düÅŸman İslam ve Müslümanlar oldu, simgesi de “YeÅŸil” olarak tanıtıldı.

11 Eylül 2001’de ikiz kulelere ve Pentagon’a yapılan saldırı ardından ABD baÅŸkanı George Bush, ÅŸu cümleleri sarf etmiÅŸti: “Bu savaÅŸ terörizme karşı yürütülen Haçlı seferi olacaktır ve bu savaÅŸ uzun zaman alacaktır. Dünyanın her bölgesindeki her bir ulusun bir karar alması gereken zamandır bu. Ya bizimle beraber olurlar ya da teröristlerle beraber olurlar.” Saddam Hüseyin esir alındığında: "ABD BaÅŸkanı, Irak halkına özgürlüklerini vererek Tanrı’nın iÅŸini yaptığını” söylemiÅŸtir.

2011 yılında Fransa Devlet baÅŸkanı Sarkozy, Müslüman ülkesi olan Libya için: “Libya’ya karşı NATO’nun kullanılması bir Haçlı savaşıdır.” demiÅŸti. Rusya baÅŸbakanı Putin, Fransa İçiÅŸleri bakanı Claude Gueant’la birlikte, Libya’ya yönelik harekâtın Haçlı seferi olduÄŸunu söylemiÅŸlerdi.

Avrupa mesele İslam olunca insan hakları ve özgürlükler rafa kalkıyor. Örnek: Fransa'da dünyaca ünlü yazar Roger Garaudy'ın kitabında "Yahudilere Karşı Soykırım yapılmamıştır." yazdığından ötürü kitabının yasaklanması ve Yahudilere soykırım yapılmamıştır söyleyene Hapis Cezası verilmesi..

Avrupa, Asya ve farklı coğrafyalarda;

İslam karşıtı politika ve siyaset izleyen parti, dernek ve vakıfların halk tarafından hemen kabul görmesi..

Bakıyorsun İslam karşıtlığı düzleminde siyaset yapan partiler; seçimleri kazanarak iktidar olmuÅŸlar veya sayısal olarak çok güçlü bir muhalefet partisi haline dönüÅŸmüÅŸler.

Eski Avusturya BaÅŸbakanı Sebastian Kurz 

* Fransa Aşırı Sağcı Ulusal Birlik Partisi (RN) lideri Marine Le Pen

* İtalya başbakanı aşırı sağcı lider Giorgia Meloni

* Hollanda Aşırı SaÄŸcı Özgürlük Partisi lideri Geert Wilders

* Almanya'nın İslam ve göçmen karşıtı aşırı saÄŸcı partisi AfD'nin eÅŸ baÅŸkanı Tino Chrupalla

* Hindistan Başbakanı Narendra Modi,

Bu parti liderlerinin ortak özelliÄŸi; İslâm düÅŸmanlığı ve Göçmen karşıtı siyaset yaparak bulundukları ülkede; baÅŸbakan veya parlementonun en büyük muhalefet partisi konumuna gelmeleridir.

Batının, iki yüzlü olduÄŸuna dair bir örnekte: Ermeni'lerin 1992 yılında DaÄŸlık KarabaÄŸ'ın Hocalı kentinde yüzlerce kadın, yaÅŸlı ve çocuk, Ermeni askerleri tarafından iÅŸkenceyle öldürüldü. Hristiyan Avrupa ülkeleri, her platformda Ermeni tezlerini savundu ve yaÅŸanan katliam görmezden gelindi. Avrupa ülkeleri, soykırım meselesinde yine Ermeni Devleti'nin yanında durdu. Çünkü Azeri Türkleri müslüman, Ermeniler ise Avrupalılar gibi Hristiyan dinine mensuptu.. "Ermeniler soykırım yapmıştır" demek bile pek çok Avrupa ülkesinde ifade özgürlüÄŸü kapsamında deÄŸerlendirilmeyip bunu söyleyenler cezalandırılıyor. Avrupa'nın pek çok ülkesinde, anti-Semitist yasalar nedeniyle İsrail'e karşı sıradan eleÅŸtirilerin dahi yapılamadığını ve yargı eliyle insanlar bunu dile getirdikleri an ceza alıp hapse girebiliyor.

1995’in Temmuz ayında Srebrenitsa’da Sırplar tarafından 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da yaÅŸanan en büyük soykırım gerçekleÅŸtirildi. savaÅŸta yaklaşık 312.000 kiÅŸi hayatını kaybetti. Sırplar, binlerce Bosna Hersek halkını sırf müslüman diye katletti. Sırplar'la, aynı dini paylaÅŸan Hollandalı askerleri, BirleÅŸmiÅŸ Milletler (BM) gücü olarak 1995'te, toplama kamplarında kalan BoÅŸnakların güvenliÄŸini saÄŸlamak için Srebrenitsa'ya gitti. Hollandalı askerler kendilerine sığınan 25.000 BoÅŸnağı Sırplara teslim etti. Bunların 20.000'ne yakını Hristiyan Sırp katiller tarafından öldürüldü. 

Fransa 2021'de "Fransa İslami Prensipler TüzüÄŸü" adında bir tüzük çıkarılıp yürürlüÄŸe kondu. Fransa'da faaliyet gösteren bazı İslam'ı sivil toplum örgütleri, tüzük içerisinde yer alan bazı maddelerin İslam'a aykırılığı nedeniyle imza atmamışlardı. Fransa İçiÅŸleri Bakanlığı, tüzüÄŸün imzalanması için muhataplarına baskı yaptığı basına yansımıştı.Tüzükte yer alan bir maddede aynen ÅŸunlar yazıyordu: "Fransız Cumhuriyet İlke ve Kurallarının, Müslümanların Tüm Dini DeÄŸerlerinden Daha Üstündür"  Dayatılan tüm baskı ve tehditlere raÄŸmen! IGMG, DİTİB ve TebliÄŸ Cemaati taslak yeniden düzenlemeden imza atmayacaklarını beyan etmiÅŸlerdi. 

İslâm dünyasını çok yakından ilgilendiren ve yukarıda örnekler verdiÄŸimiz İslâm karşıtlığının ayyuka çıktığı bizce en önemli konulardan biriside "Katolik Okullar" meselesidir. Özellikle son dönemde Avrupa parlamentosunda, Türkiye'nin dahil olduÄŸu İslâm ülkeleri ile alakalı çıkan olumsuz kararlarda, Katolik Kiliselere baÄŸlı okulların etkisi bilinmektedir. Çünkü! kiliseye baÄŸlı bu eÄŸitim kurumları, Avrupa Parlamentosu üzerindeki etkisi tartışma götürmez bir gerçektir. AÅŸağıda vereceÄŸimiz İstatistik veriler bunu doÄŸrulamaktadır.

Özellikle Avrupa ülkelerinde pek çok siyasetçinin yolu bu okullarla kesiÅŸmektedir. Bu siyasilere dair bazı örnekler vermek gerekirse.. 

3 kızını Katolik Okullarına gönderen Fransa Eski Milli EÄŸitim Bakanı "Luc Ferry" daha önce uzun süre Fransa Milli EÄŸitim Bakanlığı yapmış "François Bayrou’da" 6 çocuÄŸundan 3'nü bu okullarda okutan siyasiler arasındadır.

"250 binin üstünde, müslüman ailelerin çocukları da bu okullarda eÄŸitim görmektedir. Can sıkıcı olan bu durum! ayrıca tartışılması gereken önemli bir konu baÅŸlığıdır."

EÄŸitim alanında faaliyet gösteren Katolik Okullar; UNESCO, UNICEF, ECOSOC, FAO, BIT, Avrupa Konseyi, Afrika BirliÄŸi TeÅŸkilatı ve OEA gibi BirleÅŸmiÅŸ Milletler’e baÄŸlı bütün uluslararası kuruluÅŸlarla iÅŸbirliÄŸi halindeler. Katolik okullar; 40 milyon öÄŸrenciye aynı anda eÄŸitim vermektedir. Afrika’da 9,5 milyon, Amerika’da 12 milyon, Asya’da 10 milyon, Avrupa’da 9 milyon ve Okyanus devletlerinde 800 bin öÄŸrenci bu Katolik Okullarda eÄŸitim görmektedir. Katolik Okulların en yaygın bulunduÄŸu ülkelerden birisi olarak nüfusunun %80’inden fazlası bu mezhebe baÄŸlı bulunan ve “Kilisenin ablası/La Fille Ainée de ’Eglise” sıfatını kullanan "Fransa'dır." Fransa’da özel okulların %95’i Katolik okuludur. Ana sınıfından tutun, Lise son sınıfana kadar bütün eÄŸitim kurumlarında yaklaşık 13 milyon öÄŸrenci okumaktadır. 67 milyon nüfusa sahip Fransa’da, her dört kiÅŸiden birisi hayatının bir döneminde bu okullara mutlaka devam etmiÅŸ veya çocuklarını göndererek eÄŸitim almasını saÄŸlamıştır.

Yukarıdaki bilgiler ışığında ÅŸu tespitlerin önemini özellikle vurgulamak gerekir. Batılılar tarafından, İslâmi deÄŸerlere karşı ortaya konan düÅŸmanca tavırlar, ekonomik, siyasi ve politik birçok neden olmakla beraber!

Asıl motivasyon kaynağının, Kilise odaklı Hristiyan din adamları tarafından yürütülen siyasi çalışmalardır. Hristiyan öÄŸretisinin Tarihi backgroundun da varolan: İslam düÅŸmanlığı, ÅŸimdilerde Kiliselerin çok etkin ÅŸekilde organize ettikleri "Katolik okullar" vasıtasıyla yapılmaktadır. ABD ve Avrupa'nın başı çektiÄŸi kıtada; İslâm karşıtlığına soyunan parti ve kuruluÅŸlar birçok ülke yönetiminde etkin bir ÅŸekilde faaliyet gösterdiklerini tekrar vurgulamak istiyorum. İleri ki zamanda İslâm ve onun deÄŸerlerlerine yapılan düÅŸmanca tavırlar artarak devam edecektir. Bu durumu iki ana baÅŸlık altında toplayabiliriz; Batı toplumunda, İslâm ve yabancı düÅŸmanlığı yapan siyasi partiler karşılık bulup hızla büyüyor olmaları.. DiÄŸer bir neden ise; Kilisenin, siyasi partiler içinde çok güçlü baÄŸlarının olması. Son dönemde Avrupa Parlamentosunda, müslümanlar aleyhine çıkan kararları bu baÄŸlamda okumak gerektiÄŸine inanıyorum.

Åžahsen, Batılı halklar tarafından müslümanlara karşı beslenen kin ve düÅŸmanlığa pek ÅŸaşırmıyorum.  Hristiyan dünyası inançlarının gereÄŸini yapıyor. Asıl ÅŸaşılacak! bu yapılanlar karşısında İslam dünyasının içine düÅŸtüÄŸü aciz durumdur.

Konumuzun bir evi özeti sayılan yüce Allah'ın, ilahi bu buyruÄŸuyla yazıma son veriyorum..

RABB'İM ÅžÖYLE BUYURUYOR 

"Sen onların dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar senden asla memnun kalmayacaklardır. De ki: Asıl doÄŸru yol ancak Allah’ın yoludur. EÄŸer sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyarsan, bilesin ki artık Allah sana ne dost ne de yardımcı olacaktır." (Bakara Suresi, 120)

Selam ve Duayla

 

(1) Yazımızda sık sık "Batılı devletler diye” vurgu yapılacaktır. Batıdan kastımız! 18. yüzyıl sonrası; Avrupa, Kuzey Amerika, Avustralya ve bazı Asya ülkeleri kastedilmektedir.

(2) Reconquista: Endülüs döneminde İber Yarımadasında bulunan Hristiyanların, Müslümanları ortadan kaldırma amaç ve çabalarına verilen addır. 

(3) Moriskolar, 1500 lü yıllarda Endülüs İslâm Devleti tamamen yok edildikten sonra Müslümanların ve Yahudilerin İber Yarımadası'ndan sürülmesi üzerine vatanları İspanya ve Portekiz'den ayrılmamak için Hristiyanlığa dönen Müslümanlara verilen isimdir.

 

logo
Bugünün ihyasından yarının inşaasına
Bize Ulaşın

0(216) 612 78 22

0(216) 611 04 64

vuslat@vuslatdergisi.com

Ihlamurkuyu Mah. AlemdaÄŸ Cad.
Adalet Sok. No:11 P.K 34772
Ümraniye / İstanbul
ArÅŸiv