29 Mart 2024 - Cuma

Şu anda buradasınız: / KUR’AN’DA İFFET KAVRAMI
KUR’AN’DA İFFET KAVRAMI

KUR’AN’DA İFFET KAVRAMI HÜSEYİN KERİM ECE

Kendisine karşı sorumluluk duygusuyla hareket eden mü’minleri Allah (cc), iffet (namus) ve hayâ kerâmeti (değeri) ile ödüllendirir. Zira bunlar erdemin, şerefli olmanın, kaliteli karaktere sahip olmanın göstergesidir.
Türkçe’de iffetin karşılığı olarak ırz ve namus kavramları kullanılır.
Namus, bir ahlâk terimi olarak insanlar arasında şerefli ve lekesiz bir şekilde yaşama karşılığıdır.
Türkçe’de namus kelimesi yaygın bir biçimde ırz, iffet, edep, hayâ, doğruluk, itibar, güvenilirlik, itibar, şan, şeref ve haysiyet gibi, yüksek erdem ifade eden huylar yerine kullanılmaktadır.1
Kur’an’da ve hadislerde ‘namus’ kelimesi yerine daha çok ‘iffet, haya ve mahrem yerlerini koruma’ şeklindeki ifadeler kullanılmış, bu gibi sıfatlara ve ahlâka sahip mü’minler övülmüştür.
Irz da, başkaları tarafından saygı gösterilmesi gereken namus ve iffet, ismet, şeref, vakar.2
İffet kavramı bu anlamların çoğunu kapsar. Kur’an’da özellikle namus, nikâha bağlılık, evlilik dışı ilişkilerden kendini korumayı bu kelime ile ifade ediliyor. Zira iffetli olmak bir Müslüman için hem güzel ahlâktır, hem şeref, haysiyet ve sağlam şahsiyetli olmaktır, hem de bir ibadettir, yani Allah’ın emrine itaattir.
-İffet
Bunun aslı ‘affe’ fiilidir. Bu da aslında helâl olmayan şeyden el çekmek, adi arzulardan (söz ve davranışlardan) sakınmak demektir.3
Ya da nefiste, yerleşen ve şehvetin insana galebe çalmasını önleyen niteliktir. İffet duygusu sayesinde kişi aşırı arzuyu, zevkleri dizginleyebilir.4 Zira şehvet/iştah gücü insanda oldukça güçlüdür.
İffet, bir anlamda nefsin aşırı, gayr-i meşru isteklerini reddedebilme bilincidir. Ya da haramdan kaçınma, onlardan el çekme demektir.5
Bu kökten gelen ‘isti’faf’, iffeti istemek demektir. Kendisine disiplin uygulayarak nefsinde bu erdemi geliştirmeye çalışmaktır. Bu aynı zamanda haramdan ve insanlardan bir şey istemekten yüz çevirmeyi, sadece Allah’a itaati, sabretmeyi ve çirkin olan şeylerden kaçınmayı ifade eder. Bunu yapana da ‘müteaffif’ denir. Yani iffetli, şehvetinin kendisini alt etmesine izin vermeyen, iffetini koruyan demektir.6
‘afif ve afife’... ” raculün afif-iffetini, şerefini, haysiyetini koruyan, ahlâkı iffet olan erkek; “imraetün afifeh-iffetini (namusunu) koruyan kadın“ demektir.7
-İffetin önemi
İffet, insanın bedenî, şehevî ve maddî hazlara aşırı düşkünlükten korunmasını sağlayan anlayış, bilinç ve duyarlılık hakkında kullanılan bir ahlâk terimidir.
”Ahlâk kitaplarında ve bunların etkisinde kalan diğer eserlerde insandaki arzu (şehvet) gücünün ılımlı işleyişinden hâsıl olan erdemi ifade etmek üzere kullanılmış ve başta gelen erdemlerden biri kabul edilmiştir. Bu kaynaklardaki iffet tanımlarını “şehevî arzu konusunda ölçülü olmak, aşırı istekleri bastırıp dinin ve aklın buyruğu altına sokmak suretiyle kazanılan erdem” şeklinde özetlemek mümkündür.“8
Kur’an, mü’minleri iffetli olmaya davet ediyor. (Nûr 24/30-31)
Mü’min, namus ve iffetine düşkün olmak zorundadır. Zira mü’minin şerefini artıran, onu faziletlerle donatan, onun değerini yücelten, yani onu kerȃmetli kılan elbette iffet anlayışı, namus duygusudur. Mü’min, aşağı ve bayağı davranışlardan uzak durur. Bunlara gölge düşürecek, onların iffetsiz ve namussuz tanınmasına sebep olacak her türlü aşırı davranışlardan kaçınmalılar.
O, insanlar arasında ahlâk ve fazilet yönünden seçilmiş insandır. Kimsenin iffetine ve namusuna kötü gözle bakmaz. Kendi namus ve iffetini değerli bildiği gibi diğer mü’min kardeşlerininkini de öylece değerli bilir ve korur.
Her türlü kötü ahlâk, çirkin davranışlar mü’minin kalitesini düşürür. Harama bakmak, zina etmek, zinaya sürükleyen yollara girmek, şehveti dürtükleyen söz ve işlerle meşgul olmak şüphesiz iffete zarar verir.
“Başta Kur’an ve hadisler olmak üzere dinî kaynaklara göre olgun Müslüman sayılmak için sadece iman edip İslâm‘ın bazı ritüellerini yerine getirmek yeterli değildir. Mü’minin iffet, hayâ, edep, zühd, kanaat gibi ahlâki erdemleri kuşanması, dinde günah sayılan, akl-ı selim sahiplerinin ayıp ve kötü saydıkları tutum ve davranışlardan uzak durmasının gerekliliği de vurgulanıyor.
İslâm ahlâkçıları, diğer faziletler gibi iffetin de öncelikle ruhî bir meleke hâline getirilmesi gerektiğini kabul ettikleri için insanın yeme içme ve cinsî arzularını disiplin altına almasının, nefsini bu yönde terbiye etmesinin lüzumu üstünde dururlar.“9
İffet ve namusu koruyan en güzel duygulardan biri de utanma (ar) duygusudur. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurdu:“İnsanlar peygamberlerin sözünden şunu da öğrendiler: Utanmasan dilediğini yap.”10
“Her dinin bir ahlâkı vardır, İslâm’ın ahlâkı da hayâdır.”11
-Kur’an’da iffet
İffet kelimesi Kur’an’da yer almaz. Ancak bunun fiil hâli 4 âyette yer alır. Ayrıca iffeti korumayı anlatan “muhsan-muhsanât, fevâhişten kaçınma, ırzı koruma” gibi ifadeler var.
Mal yardımı yapılmasına en çok lâyık olan yoksulların özellikleri belirtilirken, “...Bilmeyen kimseler, iffetlerinden dolayı onları zengin zanneder. Sen onları simalarından tanırsın. Çünkü onlar yüzsüzlük ederek istemezler...” denilmekte. (Bakara, 2/273)
Nûr Sûresi‘nde bekâr olup da evlenme vakti gelmiş olanları evlendirmeyi öğütleyen âyetten sonra şöyle buyuruluyor: “Evlenmeye güçleri yetmeyenler de, Allah kendilerini lütfuyla zengin edinceye kadar iffetlerini korusunlar...“ (Nûr, 24/33)
Bir ayette iffet sözlük anlamıyla; el çekmek, sakınmak manasında geçiyor. (Nisâ, 4/6)
Buna göre iffetle ilgili âyetlerin ikisi (Bakara, 2/273; Nisâ, 4/6) mal mülk, yeme içme konularında ölçülü olmayı, ikisi de (Nûr 24/33, 60) cinsel istekler hususunda ölçülü ve edepli davranmayı ifade ediyor diyebiliriz.12
-Hadislerde iffet
Peygamberimiz şöyle dua ederdi:
“Allah‘ım! Senden hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği isterim.“13
Rasûlüllah (sav) Bakara 2/273. âyeti hakkında şöyle buyurdu: “(Hakiki) miskîn, kapı kapı dolaşırken verilen bir iki lokmanın veya bir iki hurmanın geri çevirdiği kimse değildir. Fakat gerçek miskîn, ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan ve hâlini anlayıp kendisine tasaddukta bulunacak biri çıkmayan, (buna rağmen) kalkıp halktan bir şey istemeyen kimsedir.”14
Imran b. Husayn nakletti. Rasûlüllah buyurdu: “Allah, yoksul olmasına rağmen iffetini korumaya çalışan mümin kulunu sever.“15
“Her kim ağzına ve cinsel arzularına hâkim olacağına dair bana söz verirse ben de onun cennete girmesine kefil olurum.”16
Utbe b. en-Nudder anlattı: “
Bir defasında Rasûlüllah’ın yanında idik. Kehf Sûresini okudu. Musa kıssasına gelince dedi ki: Musa (as) (Şuayb’ın yanında) ücretli çalıştığı sekiz veya on yıl boyunca iffetini ve midesini (haramdan) korudu.“17
-Kur’an’da iffetli olmayı anlatan kelimelerden: Muhsan-muhsanât
Bunların kökü ‘hasune fiilidir. Bu da aslında men etmek demektir. Ayrıca bir yerleşim yerinin etrafının düşmandan korunmak amacıyla kale gibi sağlam yapılması anlamındadır. (Bkz: Haşr 59/14) Bu fiil kadın için kullanılırsa anlam; kadın iffetli, namuslu oldu, iffetli hâle geldi. Ya da meşru‘ ölçüye uygun olmayandan kaçındı, geri durdu veya evlendi olur.
Bu kökten gelen ‘hasin ve hısn‘; menedilmiş, korunmuş, zırh, ‘mıhsan‘; kale, ‘hasîn‘; muhkem, sağlam demektir.
Bu anlamdan hareketle bu kökten gelen gelen ‘muhsan‘, evli ve iffetini koruyam erkek, bunun dişil formu ‘muhsaneh (çoğulu: muhsenât); iffetini koruyan veya evli kadın anlamına ulaşılmış.
Bazılarına göre bir kadın İslâm‘la, iffetini koruyarak, evlenerek muhsan olur. Erkek müslüman da böyledir... Bazılarına göre de her evli kadın ‘muhsan’dır. Yani izdivac ile kendini korumaya almıştır.
Şöyle denir: “ahsanet el-mer’etü-Kadın iffetli oldu, kocası tarafından korundu.“ “raculün muhsanün-izdivac (evlilik) ile iffetini koruyan erkek.“18
Bu koruma eğer kadının kendisi tarafından gerçekleştirildiği düşünülüyorsa buna ‘muhsın‘, bir dış faktör tarafından (mesela; kocası) gerçekleştirildiği düşünülüyorsa buna da ‘muhsan‘ denir.

Kocanın kendilerini koruduğu düşünüldüğü için evli kadınlara ‘muhsan-muhsenât‘ denmiş. (Bkz: Nisâ 4/24, 25)19
Kur’an, İmran kızı Meryem’in iffetini korumasını bu fiille anlatıyor. (Bkz: Enbiyâ 21/91. Tahrim 66/12)
Müslümanlar ihtiyaç halinde, gerekli şartlar oluştuğu zaman kendileri iffetli (muhsın) olmak ve zina etmemek şartıyla evli olmayan kadınlarla evlenebilirler. (Nisâ 4/24)
Muhsenât bir âyette üç defa geçiyor. Allah (cc) hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyenlerin –eğer varsa- iffetli (muhsenât) olan ve zina etmeyen câriyelerle evlenmelerine izin veriyor. (Bkz: Nisâ 4/25)
Yine Allah (cc), müslüman erkeklere iffetli (muhsenât) olmak, zina etmemek, gizli dost tutmamak ve mehirlerini vermek şartıyla ehl-i kitabın kadınlarıyla evlenmeye izin veriyor. (Mâide 5/5)
Kur’an’a göre namuslu-iffetli (muhsenât olan) kadınlara zina iftira edip dört şâhit getirmeyenlerin (otorite tarafından verilmesi gereken) cezası 80 sopadır. Böylelerinin başka konularda şâhitliği de kabul edilmez. (Nûr 24/4)
Bir başka âyette bu gibi kimseler daha ağır bir dille tahdit ediliyor. (Bkz: Nûr 24/23-24)
Görüldüğü gibi Kur’an muhsan ve muhsenât kelimelerini iffeti, ırzı, namusu koruma veya iffetli namuslu olma anlamında kullanıyor. Bu sıfatlara sahip müslümanları, özellikle Meryem’i (as) övüyor. Zımnen Kur’an’ın muhataplarına; “siz de muhsan, musnâttan, iffetini koruyanlardan olun“ diyor.
-Kur’an’da iffetli olmayı anlatan kelimelerden: Fevâhiş’ten korunma
Fevâhiş, fâhişe kelimesinin çoğuludur. Fâhişe sözcüğü Kur’an’da dört anlamda kullanılmış.
1.Şirk (Allah’a ortak) koşarak ma’siyet (isyan), itaatsizlik yapmak. (Bkz: A’raf 7/28)
2.Lût kavminin yaptığı çirkin adet, hata. (Bkz: Ankebut 29/28)
3.İsyan, dik kafalılık, kadının aileyi sarsacak serkeşliği. (Bkz: Nisâ 4/19)
4.Ma’siyet, hayasızlık, çok çirkin ve kötü iş, zina (fuhuş), yani nikâh dışı ilişki. (Nisâ 4/15. İsrâ 17/32)20
Bu çirkinlik Türkçe’de ‘fuhuş‘ kelimesi ile ifade ediliyor.
Şüphesiz Kur’an, ‘fâhişe-fevâhiş‘ dediği çirkinliğin, iffetsizliğin, arsızlığın her çeşidini yasaklıyor. Mü’minleri, imana yakışmayan bu gibi düşük ahlâktan, hayasızlıktan sakındırıyor.
“De ki: “Rabbim ancak, açık ve gizli çirkin işleri (fevâhişi), günahı, haksız saldırıyı, hakkında hiçbir delil indirmediği herhangi bir şeyi Allah’a ortak koşmanızı ve Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.” (A’raf 7/33)
“... (Zina ve benzeri) çirkinliklere, bunların açığına da gizlisine de yaklaşmayın. Meşrû bir hak karşılığı olmadıkça, Allah’ın haram (dokunulmaz) kıldığı canı öldürmeyin. İşte size Allah bunu emretti ki aklınızı kullanasınız.” (En’am 6/151)
“Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.“ (İsrâ 17/32)
‘Fahişe-fevâhiş‘, çirkin, yüz kızartıcı, utanç verici söz ve davranışların hepsini ifade eder. Bu kelime bir kaç âyette çoğul olarak kullanıldığı için, ayrıca bununla sadece zinanın kasdedildiğini gösteren belirleyici bir delil olmadığından, bu haramı zina ile sınırlamak isabetli değildir.
“Fevâhiş’in gizlisinden ve açığından“ denilmesi dikkat çekici... İbni Abbas’tan nakledildiğine göre câhiliye insanları açıktan zina etmeyi hoş karşılamaz ama gizli gizli zina ederlerdi. Âyetlerle hem bu sakat anlayış, hem de her türlü iffetsizlik haram ediliyor.
Eğer bir kişi bir günahı insanlardan çekindiği için açıktan yapmayıp gizliden yapıyorsa, bu Allah’ın emrini ihlal etmekten çekinmediğini gösterir.
Âyet, “fevahiş’i yapmayın, işlemeyin“ demiyor, “her türlü çirkinliğe, kötülüğe, iffetsizliğe, hayasızlığa yaklaşmayın“ diyor. Bu son derece ciddi bir uyarıdır.21
-Kur’an’da iffetli olmayı anlatan kelimelerden: Irzı (iffeti) koruma
Kur’an bunu ferc’i koruma şeklinde anlatıyor.
Ferc, iki şey arasındaki yarık. Duvar yarığı gibi... İki bacak arasına da denir.
Daha sonra bu kelime cinsel organdan kinâye olarak “edep yeri“ anlamında kullanılmıştır. Hatta o kadar yaygındır ki gerçek anlamın yerine geçmiştir.22
Kur’an Peygamber’e hitaben; “Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını (ferc’lerini) korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır.
Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler...“ (Nûr 24/30-31)
Ferc’i korumaktan maksadın; edep yerini korumak, iffetli olmak, nikâh dışı gayr-i meşru işler yapmamak, ırzı ve namusu korumak olduğu açıktır.
Allah (cc) Meryem‘in (as) iffetli oluşunu şöyle anlatıyor:
“Allah, bir de iffetini sapasağlam koruyan ve bizim de kendisine ruhumuzdan üflediğimiz, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını doğrulayan İmran kızı Meryem’i de (inananlara) örnek gösterdi. O itaat edenlerdendi.“ (Tahrim 66/12. Ayrıca bkz: Enbiyâ 21/91)

Bu iki ayette Meryem’in iffetini koruması muhsan kelimesinin fiili ile anlatılıyor.
Kur’an ayrıca fercini-edep yerini koruyan mü’minleri methediyor.
“Mü’minler, gerçekten kurtuluşa ermişlerdir” (Neden?) Çünkü “Onlar, ırzlarını (ferclerini) korurlar... Kim bunun ötesine geçmek isterse, işte onlar haddi aşanlardır.” (Mü’minûn 23/1, 5, 7)
“Onlar (mü’minler), mahrem yerlerini koruyan kimselerdir.” (Meâric 70/29. Ayrıca bkz: Ahzab 33/35)
Buna göre bir Müslüman için gerçek kurtuluşun (felahın) imkanlarından biri de iffetli olmak, çirkin, bayağı, âdi, seviyesiz işlerden uzak olmak, ırzı, namusu, şerefi, vakarı korumaktır.
1.   M. Doğan, B. Türkçe Sözlük, s.1229.
2.   M. Doğan, B. Türkçe Sözlük, s: 734.
3.   İbni Manzur, Lisânu’l-Arab, 10/208.
4.   R. el-Isfehânî, el-Müfredât, s. 507.
5.   Cevherî, es-Sıhâh, 4/124.
6.   R. el-Isfehânî, el-Müfredât, s. 507.
7.   İbni Manzur, Lisânu’l-Arab, 10/208.
8.   M. Çağrıcı, TDV İslâm Ansiklopedisi, 
21/506-507.
9.   M. Çağrıcı, TDV İslâm Ansiklopedisi, 
21/506-507.
10.   Ebu Dâvud, “Edeb“, 6 (4797).
11.   İbn Mâce, “Zühd“, 17 (4181); Muvatta, 
“Husnü’l-huluk“, 9.
12.   M. Çağrıcı, TDV İslâm Ansiklopedisi, 
21/506-507.
13.   Müslim, “Zikir“, 18 (72) (6904); Tirmizî, 
“Deavât“ 72(3488); İbn Mâce, “Dua“, 2
(3832) Ahmed b. Hanbel, 1/389, 439.
14.   Buhârî, “Zekât”, 53 (1476, 1479), “Tefsir”, 
2/48 (4539); Müslim, “Zekât”, 34(102) (2394); Muvatta, “S. Nebi”, 7; Ebu Dâvud, “Zekât”, 23 (1631-1632); Nesâî, “Zekât”, 76(2572).
15.   İbn Mâce, “Zühd“, 5(4121).
16.   Buhârî, “Hudûd“, 19(6807), “Rikâk“ 
23(6474); Tirmizî, “Zühd“, 60(2408-2409).
17.   İbni Mâce, “Rühûn“, 5(2444).
18.   İbni Manzur, Lisânu’l-Arab, 4/144
19.   R. el-Isfehânî, el-Müfredât, s: 173
20.   M. Okuyan, Kur’an Sözlüğü, s: 637
21.   Komisyon, Kur’an Yolu, DİB, 2/383
22.   İbni Manzur, Lisânu’l-Arab, 11/145-146. R. el-Isfehânî, 
el-Müfredât, s.564.

logo
Bugünün ihyasından yarının inşaasına
Bize Ulaşın

0(216) 612 78 22

0(216) 611 04 64

vuslat@vuslatdergisi.com

Ihlamurkuyu Mah. Alemdağ Cad.
Adalet Sok. No:11 P.K 34772
Ümraniye / İstanbul